Diğer yazılarımda bazı kadim astrolog ve alimlerden aldığımız ilham ışığında, astrolojiye nasıl yaklaşmamız ve astrolojik öngörüyü nasıl kullanmamız konusunda bazı çıkarımlar yapmamız mümkün. önce astrolojinin uygulanma amacı felaket senaryoları üretmek değil, mümkün olumsuzluklara karşı uyarmaktır!
Fakat gerek yazılı ve gerekse sözlü olarak uyarılarda bulunurken, ferde hizmet amacı taşıyan bu sanatı icra ederken, hitap edilen bireylerin psikolojisini göz önünde bulundurmalı, durumu abartarak gereğinden çok endişe ve korkuya sebep olmamalıdır.
Sözün derhal burasında Alice O Howell’in bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “bazan insan psikolojisinden anlamayan ve özgürce “öngörüde” bulunan astrologların danışanlarına kuşku ve korku tohumlarını ekerek verdikleri zarar karşısında dehşete düşüyorum.
” Candy Hillenbrand’ın da altını çizdiği benzeri “Astrologlar geleceğe odaklanıp geleceğin daha korkusuz olacağını göstererek ya da insanlara seçeneklerini ve tercihlerini göstererek korkuyu aşmasına yardımcı olabilirler. aksi takdirde insanlar güçlerini etkileyemedikleri ve ya denetim edemedikleri yıldızların ve gezegenlerin merhametine kaldıklarını düşünmeye başlayacaklarından, korkuya kapılabilirler.”
Bu nedenden dolayı gökyüzünde Zodyak’şafak geçiş yapan gezegenlerin etkilerini okurken, onların bu hareketlerinin önceden planlanmış olduğunu ve dolayısıyla KADERSEL olduğunu, fakat elde edeceğimiz sonucu ve varacağımız yeri FARKıNDALıK ve iRADEMiZLE biz kişilerin bu kadersel etkilere vereceğimiz tepkilerin belirleyeceğini hatırlatmak lazımdır. Donna Cunningham’ın da belirttiği gibi “Transitler üstünde kontrolümüz olmayan yalıtılmış olaylar değil, arasında yer aldığımız psikolojik sürecin parçalarıdır.
Yaşamınızın ve varlığınızın anlaşılmaya ve hazmedilmeye hazır boyutlarını farkındalık seviyesine getirmeye eğilimlidirler. şayet yaşamımızın bir öğrenme deneyimi olduğunu ve deneyimlediğiniz her şeyin sizin adına, yüksek benliğinizi tanımak açısından iyi olduğunu fark ederek var oluşunuzun gerçek modelini ve gelişme ritminizi ayarlayabilirseniz, genelde transitler sizi şaşırtmazlar. kolay değil transitler bize kendimizi genişletme gücü verir; gönüllü olmadığımızda bunun oluşabilmesi adına gerekli koşullarınızı mümkün kılarlar.
Transitlerin verdiği acının büyük bölümü değişikliğe direnç göstermekten kaynaklanır. Acı gelişme potansiyeli verir. Dikkatimizi acıya değil, gelişme sürecine vermeliyiz.” Zihnimiz acıya değil de büyüme sürecine yönelik yaratıcılığa yönelirse, bu zorlu süreçten çok büyük bir sıçrama ile çıkabilir, gerçek potansiyellerimizi ortaya çıkarttığı ve bizi karanlıkta devam etmektense aydınlığa çıkaracak itici kuvveti sağladığı adına yaşamamız gereken zorluklara şükredebiliriz.
242
previous post