Klasik Astroloji – Modern Astroloji – Hint Astrolojisi – Ruhsal Astroloji – Çin Astrolojisi – Osmanlı Astrolojisi – Celtik Astrolojisi – Ari Astroloji – Türk Astrolojisi – Babil Astrolojisi – Birmanya Astrolojisi – Maya Astrolojisi – Uranyen Astrolojisi – Mısır Astrolojisi – Tibet Astrolojisi – Helenistik Astrolojisi – Kabalistik Astrolojisi – Katarcik Astrolojisi – Kızılderili Astrolojisi – Ezoterik Astrolojisi
MISIR ASTROLOJİSİ
Mısırlıların da kendine özgü evren bilimleri vardı. Ancak Mısırlıların astronomik gözlemleri büyü ya da geleceği öngörme amaçlı kullandıklarına ilişkin hiçbir kanıt yok.
Mısırlılar düzgün ve güvenilir bir takvim oluşturmak amacıyla gökyüzüyle ilgilenmişlerdi.
Mısırlı din adamları yılın başlangıcını Sirius yıldızının doğuşu olarak belirlemişlerdi.
Sirius yıldızının gökyüzünde ilk görünüşüyle Nil nehrinin taşması eşzamanlıydı.
Bu nedenle, Mısır yılının Güneş’ten hemen önce doğan Sirius yıldızının doğuşuyla başlaması son derece doğaldı.
Mısırlılar astronomik gözlemlerini tamamen farklı, yerötesi amaçlı da kullandılar: bu gözlemler,
ölülerin “ruhlarının” gökyüzünde rahatça yolculuk yaptıktan sonra onlara ayrılan gezegenlerdeki yerlerini bulmada yardımcı oluyordu.
Babilliler gibi Mısırlılar da tanrılarıyla gök cisimleri arasında ilişki kurmuşlardı.
Örneğin Venüs, ölü krallarının çocuğu olarak bilinirdi: Güneş tanrılarının adı Ra idi. Orion takımyıldızı Osiris ile ilişkiliydi.
Eski mitolojiyi inceleyen herhangi bir kişi bu sayıyı daha da arttırabilir.
Mısır krallığı politik entrikalarla dolu Babil’e kıyasla daha sakin ve daha düzenli bir toplumdu.
Bu farkı dikkate alırsak, Mısırlıların geleceği okuma veya öngörülerde bulunmaktan çok, “öte dünyaya” rahat bir yolculuğun koşullarını sağlamakla ilgilendiklerini düşünmek yanlış olmaz.
Özellikle firavunlar için gökyüzünde başarılı bir yolculuk yaparak Güneş veya yıldızlara kavuşmak çok önemliydi.
Bu dünyadan ayrılan kralın ruhunun (ba) tanrılarla anlaşma yaptığına inanılırdı.
İmparatorluk erkinin bir sonraki firavuna sorunsuz bir biçimde geçmesi ve tanrıların yeni hanedana sevgiyle bakması için bu anlaşmaya gereksinim vardı.
Mısırlı din adamları öteden beri var olan bitki kültürlerini, otlardan elde edilen ilaçlar biçiminde gezegen “etkileriyle” birleştirdiler.
Sonraki 2000 yıl içinde tıp biliminin temelinde Iotromatematik adı verilen bu astroloji dizgesi vardı.
Çağdaş tıp biliminin “babası” olarak anılan Hipokrat, astrolojiden habersiz bir doktorun var olabileceğini düşünemediğini dile getirdi.
Böylece, Babillilerin astroloji “sanatıyla”, doğa bilimlerinin ilişkisi Mısır ve Yunanlılar yardımıyla kurulmuş oluyordu.
Doğu tarihçilerine göre Misraim’in oğlu olan Nacrawousch, ilk Mısır prensi sıfatıyla, majide ve astrolojide ilerlemiş bir kimse idi.
Sekiz kişilik ailesiyle birlikte Mısır’a giderek, oranın en eski şehirlerinden olan Essous’u kurdu ve Misraimian prenslerinden oluşan ilk hanedanı başlattı.
Hanedanın son prensinin adı olan Firawn, daha sonra gelen tüm kralların isim kaynağı olmuştur (Firavun).
Nuh peygamberin kehanetlerinden ürken, Firawn adlı bu prens peygamberi öldürterek kehaneti durdurabileceğini sandı, fakat başarısız oldu.
Kehanet gerçekleştiğinde zamanın baş astroloğu olan Efilimoun kendini kurtarabilmişti.
Kendisi daha sonra Mısır’ın 2.hanedanının 26 kralının atası oldu ve Memphis şehrini kurdu.
Efilimoun’un neslinden gelenler astroloji de içinde olmak üzere birçok inisiyatik bilim ve sanatta büyük ilerlemeler kaydettiler.
Fakat burçların ve astrolojik evlerin babası olarak, doğunun bilinen ilk astronom-astroloğu Schedad olarak gösterilir.
Schedad tarafından bulunan bilgilerin çoğu Meneawousch sayesinde tüm Mısır’a yayılmıştır.
Antik Mısır’da (Khem) kaçınılmaz bir kader inancı olmakla beraber, daha derin bir inceleme yapıldığında görülür ki,
Mısır astrolojisi kehanetsel yönleri olmakla birlikte, büyük oranda felsefi bir nitelik de taşımaktadır; dünyanın ve insanın evrimi daha ön plana alınmıştır.
Mısır astrolojisinin bu yönü çeşitli inisiyatik ritüeller incelendiğinde çok daha net olarak anlaşılabilir özelliktedir.