Home ASTROLOJİ Merkürün doğası işlevi ve bilinçteki arketipsel rolü

Merkürün doğası işlevi ve bilinçteki arketipsel rolü

by Rafael Zakra

Merkürün doğası işlevi ve bilinçteki arketipsel rolü

Sayfada Neler Var?

devam

Jeffrey Wolf Green

 

Merkür’ün bilinçteki rolü hakkında konuşma tarzımız biraz soyut gelebilir. Önce bilincimizin doğasını Merkür’ün işlevinin bakış açısından inceleyip, daha sonra bunları doğum haritalarındaki evlere burçlara ve açılara uyarlayacağız.

Merkür’ün gerekli rolü konusunda anlamamız gereken ilk şey onun insan bilincinde olgusal gerçekliğin doğasına doğrusal bir yapı ve düzen getirme ihtiyacı ile bağlantılı olmasıdır.

Bu şu demektir: bizim gerçeklik dediğimiz şey, veya onun Yaradılış’ı olgusaldır. Başka bir deyişle, yanımdaki karatahta, kendisine karatahta demez. Ben derim, siz dersiniz.

Yani varoluşun yapısı doğuştan olgusaldır. Görünüşlerin yarattığı bir şeydir.

İnsan aklı kendisini güvende, duygusal olarak güvende hissetmek için tamamen olgusal görünen şeylere isimler vermiştir. Bunu yaparken olgusal gerçekliğin doğrusal yapısı oluşmuştur.

Bir isim, örneğin karatahta, bir başka isimle, üzerinde durduğu zemin ile, ve bitiştirilmiş olduğu duvarın ismi ile ilişkilidir. Karatahtanın bağlı olduğu oda bir binaya bağlıdır.

devam

Binanın üzerinde durduğu toprak parçası Seattle şehrindedir, Seattle bu gezegenin bir parçasıdır, gezegen ise evren bütünlüğünün bir parçası.

Gerçekliğin olgusal nesneleri isimlendirmeye ve sınıflandırmaya dayanan doğrusal yapısını işte bu şekilde oluşturmuş bulunuyoruz.

Merkür, varoluşun olgusal yapısını entelektüel açıdan düzenleme rolünü üstlenmiştir.

devam

Şimdi şu soruyu sorabiliriz: ‘Bir şeye hangi ismi vereceğini nereden biliyor?’

Sebeplerden birisi, bir şeye ne deneceğini belirleyen uzlaşma anlaşması aracılığıyla birbirimizle iletişim kurabilmek.

Eğer pek çok insan elimde tuttuğum şeyi, olgusal bir form olarak bir mutfak lavabosu değil de, bir kağıt parçası diye adlandırıyorsa, o zaman birbirimizle iletişim kurmak için bir zemin var demektir.

En nihayetinde, bilincimizin bir parçası olarak duyular duruyor. Aslında bilinç duyular dediğimiz şeyleri -dokunma, duyma, koku alma ..vb.- yaratır. Bunlar bilincin UZANTILARIDIR.

devam

Bir diğer deyişle, bir cesede, yani ölmüş bir vücuda yaklaştığımızda, o artık hissetmiyordur.

Bu cesedin ağzına bir parça ekmek verip bunu hissetmesini, çiğnemesini bekleyemem. Bu vücutta bu ekmeği duyumsayacak bilinç olmalıdır. Demek istediğim şu ki duyu dediğimiz şeyler, bilincimizin fiziksel vücudumuz içindeki uzantılarıdır.

Tüm bunlar gereklidir çünkü, DÜŞÜNCELER ve ALGILAR bilinç içinde duyular ve hisler kanalıyla ateşlenirler. Özünde olgusal gerçekliğin algıları bilincin formüle edilmiş düşünceler yaratmasına neden olur, bu da olgusal gerçekliğin doğası ile ilgili sınıflandırmalar ve isimlendirmelerle, karşılıklı ilişkiler kurularak meydana gelir.

Düşünce bir Merkür fonksiyonudur. İki tip düşünce vardır. Doğrusal ve akılcı (rasyonel) düşünce ki buna tümdengelimci düşünce de denir ve genellikle sol beyin ve Merkür ile bağlantılıdır.

devam

Bir de doğrusal ve akılcı olmayan sezgisel düşünce vardir ki bu da sağ beyin ve Jüpiter’le bağlantılıdır. Bana göre duyusal uyarıcılara baktığımızda bu uyarıcıların yapısı düşünceyi oluşturur veya ateşler.

En dip noktada, duyular veya hisler kanalıyla ateşlenen düşünceler fikirleri oluştururlar: şu yanımda duran şey bir karatahtadır.

Duyular kanalıyla biçim ve işlevi algılarım, bu da bilinçte bir fikrin oluşmasına olanak sağlar. Neticede olgusal gerçekliği düzenleyen şey işte bu mekanizmadır.

Bu, sürekli bilgi ve veri toplama süreci daha fazla düşünce ve algı oluşturur. Bu süreç sonuçta düşüncelerin bütününe gider ve düşüncelerin bütünü entellektüel bir bütün oluşturmak için diğer düşüncelerle bağlanır, ve bu yolla yaşam denen deneyimi anlamamız için organize bir zihinsel bütün oluşur.

Merkürün doğası işlevi ve bilinçteki arketipsel rolü

Astroanaliz İletişim Rafael Zakra
İyilik daima sizinle olsun…

 

İlgili Yazılar

Bir Yorum Yazın