İnsanları Gezegenler mi Yönetiyor?
Biz astrologlar konuşurken genellikle şöyle cümleler kurarız:
– Satürn’ün etkisiyle yeni bir işe girebilirsiniz,
– Mars – Uranüs karşıtı size kaza yaptırabilir,
– Ay’ın etkisi size mutlu hissettirecek,
vb.
Sayfada Neler Var?
Devam
Bu cümlelere bakıldığında, astrolojinin bilimsel veya felsefi temellerini bilmeyenler, sanki gezegenler bizi yönetiyormuş hissi alır. Haksız değiller…
Fakat çoğu astroloğa göre gezegenler bizi yönetmiyor. Yoksa şu anda müslüman, hristiyan vb. astrologlarımız da olur muydu ? Böyle bir ön kabul bu dinlere inananlar için örneğin müslüman astrologlar için “şirk koşmak”tan başka bir şey değil. Halbuki biliyoruz ki tarihte islam alimlerinin bir çoğu da astrologdu. Öte yandan eski astrologlardan çoğu veya günümüzde az sayıda astrolog (pagan) için ise gök cisimleri her bir tanrının yansımasıdır ve onların iradelerini temsil ederler. Böyle düşünen astrologlara göre astroloji bu yüzden “tanrıların dili”dir.
Devam
Peki gezegenlerin bizi yönetmediğini düşünen astrolog için bu düzen nasıl işliyor? Aslında en üstteki cümleleri kurarken anlatmak istediğimiz yukarı ile aşağısının senkronizasyonunun kalitesidir. Mars sporcuları temsil ediyorsa ve göklerde kötü bir açı almaktaysa aşağıda da sporcular kötü bir açı alıyor gibi düşünüyoruz.
Senkronizasyon, eşzamanlama veya eşleme, fizikte eşgüdümlü çalışan parçalı sistemlerin zamanlamalarının eşleştirilmiş olduğunu ifade eder. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan biri, analitik psikolojinin de kurucusu olan Carl Gustav Jung eşzamanlılığı tüm bir yaşama taşımıştır.
Devam
Daha evvel bir yerde Astroloji Akademisi yerini kiralama hikayemizi anlatmıştım. Bu yazıda başka bir örnek vereceğim: Her Cumartesi İzmir’den İstanbul’a ders vermek üzere gidiyorum. 13 Nisan 2013’te İstanbul’a iner inmez etrafımdaki kalabalık Çin’lilerdi. Tam ofise girerken önümden Çinli bir çift geçti. Saatler sonra pencereden dışarı bakarken koşan bir Çinli gördüm. Ve akşam olduğunda Teyzem’e gittim. Kızlar partisi yapacaktık. Teyzem Çin yemeği yaptığını söyledi.
Devam
Bir de Doç.Dr. Polat Has’ı dinleyelim:
“Bence her hekim şu noktada hemfikirdir. “Hasta hastayı çeker” Mesela dünyada nadir olan bir hastalık servisimizde görüldü. Hemen arkasından aynı hastalıktan birisi çıkageliyor. Mesela “trombositopeni” si (kanda bir hücre çeşidinin azalmasıyla kanama) olan bu hasta gelsin. Muhakkak aynı odaya bu cinsten hastalığı olan birisi daha geliyor.”
Normalde aslında herkes gün içerisinde yukarıdaki örnekler gibi bir senkronizasyona maruz kalır. Fakat bu senkronizasyon astrolojik sembolizm bilinmediği için genellikle farkedilmez. Çinli bombardımanı astroloji bilmeden de farkedilebilecek bir fraktal. Ama tüm fraktallar öyle olmuyor.
Devam
Bir örnek vereyim:
Gün içerisinde siyasi yaşamı olan biriyle tanıştınız. Bir yerden elinize para geçti. Sevgiliniz size çiçek gönderdi. Her zamankinden fazla müzik dinlemek istediniz, tembelleştiğiniz bir gün oldu. Kediniz sizi çok eğlendirdi. Gereğinden çok tatlı yediniz.
Astroloji bilmeyen için yukarıdaki hiç bir olay birbiriyle bağlantılı değil, tamamen “normal” görünüyor. Bir astrolog için ise yukarıdaki herşey Venüs sembolü ve ortada bariz bir senkronizasyon var..
Madem Dünya üzerinde “senkronize” olduğumuz bir çok şey var, neden onları değil de gezegenleri kullanıyoruz? Öyle ya. Sonuçta bir atraktör farkedeceğiz ve tüm tahminler onun üzerine kurulacak. Bir başka atraktör bulsak örneğin tüm bir fil popülasyonunu gözlemlesek ve onların başlarına gelenlerle başka bir grubun başına gelecekleri tahmin etsek..
Aslında bu teoride fena bir fikir değildir fakat pratikte imkansızdır. Çünkü gezegenler tüm insanlığın ortak bir sembolüdür ve binlerce yıl gözlemlenmiş, çözülmüş ve halen de yeni yöntemlerle çözümlenmeye devam etmektedirler. Sadece bu da değil. Gök cisimlerinin gelecekteki tüm pozisyonlarını hatasız bir şekilde hesaplayabiliyoruz ama bir fil popülasyonun yarın ne tarzda senkronize olacağını tahmin edecek bir yöntemimiz henüz yoktur (Isaac Asimov hayranları PsikoTarih’i şu anda kafalarında evirip-çevirmekteler eminim:) …
İnsanları Gezegenler mi Yönetiyor?
Gezegenleri tanrı kabul etmeyenlere göre sistem nasıl işliyor onu anlattım. Bu sistemde “tanrı veya tanrılar” faktörü yoktur. M-teorilerinin de bize gösterdiği gibi bağıntılar vs. vardır. Fakat gene de onları tanrının eli veya tanrıların iradesi olarak göreceklere de tabiki lafım yok. Kimin neye inanacağını söylemek veya onun inancına saldırmak ahlaki diktatörlüktür. Bir ateistin Kuran’ı iyi bilmesi nasıl normalse ve bir müslümanın da Dawkins’in Tanrı Yanılgısı’nı okumuş olması nasıl normalse farklı bakış açılarını bilmek de bir o kadar normaldir
Astroanaliz İletişim Rafael Zakra
İyilik daima sizinle olsun…