Dua Etmenin Adabı konusu ve Dua Etmenin Adabı hakkında tüm bilgiler…
Dua Etmenin Adabı ;En son ne zaman duâ ettiğinizi düşündünüz mü?…
“Allah’a korku ve ümitle dua ediniz.”
(A’raf Suresi 56. Ayet)
Dua etmenin adabı bu soruya farklı cevaplar verilebilir ama ortak nokta herkesin bir şekilde dua ettiği olacaktır. İnsanlar elbette her yerde, her ortamda, istedikleri herşey için Rabbimiz olan Allah’a dua edebilirler. Allah iman edenlerin her ortamda dua edebileceklerine, Kendini zikredebileceklerine aşağıdaki ayetlerle dikkat çekmiştir: Dua etmenin Adabı
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.” “Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu ‘hor ve aşağılık’ kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur.” “Rabbimiz, biz: “Rabbinize iman edin” diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.” “Rabbimiz, elçilerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi ‘hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin.” Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi:
“Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam…” (Al-i İmran Suresi, 191-195. Ayetler)
Duayı emreden Cenab-ı Hak, duanın bir kısım adabını da bildirir. Kur’anı Kerimden bazı ayetlerde dua etmenin adabı anlatılmıştır. Bu ayetlerden bazıları ve açıklamaya çalıştıkları bilgiler şöyledir: Dua etmenin Adabı
“Allah’a korku ve ümitle dua ediniz.” (A’raf Suresi 56. Ayet) Yani, reddolunmasından korkar, kabulünü ümit eder bir şekilde isteyiniz.“Beyne’l-havf ve’r-reca” yani korku ve ümit arasında olmak kişinin manevî hayatı için son derece önemlidir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın ifadesiyle, “bu iki hâl, insanın seyr u sülûkunda iki kanat gibidir.” Tek kanatlı kuş uçamadığı gibi, sadece korku veya sadece ümit kanadıyla hareket edenler de, kemâlat semasına doğru uçamazlar. Allah’ın celal ve azametini düşünmek, insana lezzetli bir korku verir. Annesinin merhametli tokadından korkup yine annesinin şefkatli sinesine sığınan çocuk gibi, Allahtan korkan insan O’na iltica eder. Allahın cemâl ve rahmetini düşünmek ise, insanı ümit içinde yaşatır.
“Rabbinize tazarru ile ve gizlice dua edin. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” (A’raf Suresi 55. Ayet) Yani, yalvara yakara, samimi bir şekilde, bütün benliğiniz ile O’na yönelin, O’ndan isteyin. Başkalarına da duyurmayın ki, nefsin hissesi karışmasın. Tazarru hali, insanın kendini duaya tam vermesini ifade eder. Bunu, duaya tam konsantre olmak şeklinde anlayabiliriz. İnsan bazı dualarında bu hâli yaşar. Bütün hisleri uyanmış, bütün latifeleri hüşyar bir şekilde yalvarır. Böyle bir durumda, istediği şeyleri ruhunun en derinlerinden gelen bir iştiyakla ister. Bu şekilde yapılan dualar, genelde kabul edilir.Bunun zıddı ise, tam bir gaflet göstergesi olur.Hz. Peygamberin ifadesiyle, “gafil, boş bir kalbin duasını Allah kabul etmez.” (Tirmizi, Daavât, 65) Duada haddi aşmak ise, sesi fazla yükseltmek, olmayacak şeyleri istemek gibi durumlardır. Mesela, kişinin “Allahım beni peygamber yap!” veya “Allahım, beni bu dünyada ölümsüz kıl!” demesi, muhali talepten başka bir şey değildir.
“Allahın Esmaü’l- Hüsnası vardır. Onlarla dua ediniz. (A’raf Suresi 180. Ayet) “Esmaü’l- Hüsna” “en güzel isimler” anlamına gelir. Yüce Allah, kendi kemaline ünvan olan nice isimlere sahiptir. Bunlar bir rivayette 99, bir başka rivayette 1001 olarak ifade edilmektedir. Mesela, Besmelede “Allah, Rahman, Rahim” isimlerini, en son sure olan Nas suresinde İnsanların Rabbi, İnsanların Meliki, İnsanların İlahı isimlerini görürüz. Kur’anın tamamında bu ilahî isimlere sıkça yer verilmektedir. Malûmdur ki, bir kimse pek çok ünvanlara sahip olabilir. Mesela, güzel yazı yazmasıyla hattat, güzel resim yapmasıyla ressam, yaptığı binalarla mimar ünvanını alır ve o ünvanlarla bilinir. Öyle de, Cenab-ı Hak yaratmasıyla Halık, şekil vermesiyle Musavir, rızık vermesiyle Rezzak şifa vermesiyle Şâfi’dir…İnsan, Allah’a yalvarırken, istediği şeye uygun olan İlahî ünvanı söylemesi uygun olur. Mesela, günahlarımızın affını isterken “Ya Gaffar” ayıplarımızın örtülmesini isterken “Ya Settar” ismini söyleriz. Keza, belaların defini isterken “Ya Dafia’l-beliyyat” (ey belaları def eden), ihtiyaçlarımızın karşılanmasını isterken “Ya Kadıya’l- Hâcât” (ey ihtiyaçları veren) ünvanını söyleriz. Rızık isterken O’nun Rezzak ismini anar, maddi manevi hastalıklarımız için O’nun Şafi isminden meded umarız. İnsanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Peygamber, dualarında sadece “Ya Rabbi, Allahım” demez, binbir isimle Allah’a yalvarırdı. Mesela, şu duasına bakalım: “Ey kalpleri çeviren Allahım. Kalbimi dinin üzere sabit kıl!” (Müslim, Kader, 17) Dua etmenin Adabı
“O Allah Hayy’dır. Ondan başka ilah yoktur. O halde, dini yalnız O’na has kılarak, halis bir şekilde O’na dua edin!” (Mü’min Suresi 65. Ayet) İhlas, dinin en mühim esaslarından biridir. Yapılan bir şeyin sadece Allah için yapılmasını ifade eder. İhlasın zıddı, riyadır, gösteriştir. Sözgelimi, bir din görevlisi insanların önünde dua ederken coşkuyla istese, fakat yalnız dua ettiğinde sönükleşse, ihlastan uzaklaşmış olur.
“Allahın lütfundan isteyin!” (Nisa Suresi 32. Ayet) Yani, başkalarına verilen servet-makam- ilim gibi şeylere bakıp ta, kıskançlıkla “bu niye ona verildi? Aslında bana verilmeliydi. Ben buna daha layıkım” demeyiniz. Çünkü, belki de onun size verilmemesi hakkınızda daha hayırlıdır. Dolayısıyla siz Rabbinize yöneliniz, O’nun lütuf ve kereminden isteyiniz. O, hakkınızda hayırlı olanı elbette bilir, ona göre verir. O’nun rahmet hazineleri ne biter, ne de tükenir. Bu meselede, şu esasları göz önünde bulundurmak lazımdır: Mülk Allahındır. O, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. İnsana düşen, verilmeyene göz dikmek değil, verilene şükretmektir. İnsan eğer şükretse, Allah daha fazla verecektir. Çünkü, tenkitli bir şekilde şöyle demektedir: “Eğer şükrederseniz, gerçekten artırırım.” (İbrahim Suresi 7. Ayet) Hayır zannettiğimiz şer, şer zannetiğimiz hayır olabilir. Kur’an şöyle bildirir: “Bir şey hoşunuza gitmezken sizin için hayırlı olabilir. Sevdiğiniz bir şey de şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi 216. Ayet) Mesela, insan hırs ile mal ister. Fakat Karun gibi bunu kibir ve gurura vesile yapacaksa, ona verilmemesi hayırlı olur. Veya insan ısrarla ilim ister. Fakat ilmiyle dalalete sapacaksa, verilmemesi rahmet olur. Onun için, Allahtan birşey isterken “Allahım, senin lütfundan isterim. Eğer bu istediğim hayırlıysa ver. Değilse, hakkımda hayırlı olanı nasip et!” demeli ve Allaha tam tevekkül etmelidir. Allah mutlak adalet sahibidir.
Dua etmenin Adabı na dair Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ve diğer İslam alimlerinden günümüze kadar gelen bilgiler ise şunlardır:
Duâ etmek için Ramazan, arefe, bayram, Cuma ve özellikle seher vakitlerini gözetmelidir. Kamet alındığı, ezan okunduğu zaman, secdeler arasında, namazların sonunda, müslümanların cihad ve savaş için saflar teşkil ettikleri sıralarda yapılan duâlar son derece makbuldür.
Kıbleye yönelerek duâ etmek, duâ ederken gömleğinin koltuk altındaki beyazlığı görünecek şekilde ellerini ileri kaldırmak, fakat gözleri göğe dikmemek.
Sesi fazla yükseltmeden, açıkla gizli arasında bir sesle duâ etmek. Dua etmenin Adabı
Duâ ederken cümlelere vezin ve kafiye aramamak, seci’ yapmaya çalışmamak, yapmacılığa asla kaçmamak. Zira duâ yalvarma yeridir, orada yapmacığın işi yoktur. Yüce Allah: “Tazarru’ ve korku ile Rabbinize yalvarın, çünkü O, haddi aşanları sevmez. O’na korkarak ve umarak duâ ediniz. Allah’ın rahmeti iyilik edenlere yakındır.” (A’raf Sûresi, 55-56) buyurmaktadır.
Huzur ve huşu’ ile, umarak ve korkarak duâ etmek. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar, hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, ve bizden korkarlardı.” (Enbiya Sûresi, 90)
Can-ü gönülden duâ etmek ve dûanın kabul edileceğine kesin olarak inanmak.
Israr ile duâ etmek ve duâyı üç kere tekrarlamak. İbn Mes’ud (r.a.) şöyle demiştir:”Hz. Peygamber Aleyhisselâm duâ ettiği zaman üç kere tekrar ederdi. Allah’tan bir şey istediği zaman üç kere isterdi.” Dua etmenin Adabı
Duâya hemen muradını söyleyerek değil, Allah’ın adını anarak, Allah’a hamd ederek başlamak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Subhane rabbiye’l-Aliyyi’l-A’lâ’l-Vahhâb” diye başlardı. Duâya el-hamdulillâh ile başlamalı, el-Ahad, as-Samed gibi esma-i Husnâ isimleriyle veya Ya Erhame’r-râhimîn gibi övgü ve iclâl hitâplarıyla Allah’a niyaz etmelidir.Allah’ın adını böylece andıktan sonra Peygamber (a.s.m.)’e salât ve selâm getirmek daha sonra da dileğini istemek. Dua etmenin Adabı
Duâyı yine başlangıçta olduğu gibi Allah’a hamd ve Resulüne salât ve selâm getirmekle bitirmek. “Çünkü Allah, iki salâvât-ı şerîfeyi kabul eder. Bunları kabul edince aradaki duâyı da bunlar yüzü hürmetine reddetmez.”
Kimin hakkını çiğnemiş, kime kötülük etmişse onlardan helâllik almak, herkesin hakkını geri vermek, günahlara tevbe etmek, ibadet ve taâte yönelmek suretiyle kalbi temizlemeğe çalışmak.
Müslümanlardan intikam almak, onlara zarar vermek gibi günah olan şeyleri istememek.
Allah’a duâ etmekten aslâ bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek ve duâsının mutlaka bir gün kabul edileceğine inanmak.
Huzur-i kalb ile duâ etmek, duâ ederken Allah’tan başka her şeyi kalbden çıkarıp yalnız O’na güvenmek.
Kızgınlıkla kötü sözler söylememek, çoluk çocuğuna eşine, malına kötü duâ etmekten sakınmak. Çünkü bunlara yapacağı kötü duâ sonunda yine kendisine acı çektirecektir. Cenab-ı Allah, bir ayetinde “İnsan, hayra duâ ettiği gibi şerre de duâ etmektedir.” diyor, bu gibi duâların iyi olmadığını haber veriyor.
Ana-babayı razı etmek, onların, misafirin duâsını almaya çalışmak, mazlûmun âhından kaçınmak. Zira mazlûmun duâsı geri çevrilmez, kabul edilir. Onun içindir ki atalarımız: “Alma mazlûmun âhını, çıkar âheste âheste” demişlerdir.
Mümkünse eğer abdest ve temizlik konusunda tam bir önem gösterilmelidir.
Dua etmenin Adabı ;
Dua etmenin Adabı – Dua etmenin adabı nedir?
Dua etmenin Adabı – Dua etmenin adabı nasıl olur?
Dua etmenin Adabı – Dua ederken nelere uyulmalı?
Dua etmenin Adabı – Dua ederken nelere dikkat edilmeli?
Dua etmenin Adabı – Dua nedir?
Dua etmenin Adabı konusu ve Dua etmenin adabı hakkında soru,sorun ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz…