Home ASTROLOJİ Doğum Haritalarımızı Aşabilmek

Doğum Haritalarımızı Aşabilmek

by Rafael Zakra

Doğum Haritalarımızı Aşabilmek

Sayfada Neler Var?

Tracy Marks

Derin astrolojinin önemli bir prensibi, tüm diğer prensiplerin de uzantısı olarak, bizim doğum haritalarımızı aşabilmemizdir. Yaşamımız boyunca doğum haritalarımızı taşırız, fakat kendi içimizde bir merkez geliştirdikçe, içsel rehberliğimize güvenmeyi öğrendikçe, evrensel enerjilere karşı daha uyumlu hissettikçe gezegensel pozisyonların gösterdiği gerilimlerin daha az etkisinde kalırız.

Belki, bir natal Uranüs-Venüs karşıtlığında, bir sevgiliye bağlanmada dirençli olabiliriz ve böylece, ilişki taahhüdüne girmekten korkan, bize aradığımız özgürlüğü, bizimle tamamen beraber olmayarak veya kısa zamanda bizi terk ederek, veren insanlarla, beraber oluruz. Hayatımız boyunca, bağlandığımız ilişkilerde sınırlamalara karşı koyabiliriz, fakat bu sınırlamalara olan korkumuz bizi anlamlı ilişkiler kurmaktan alıkoymamalıdır.

devam

Zamanla, bizim için önemli olan özgürlük tarzının daha fazla farkına varabiliriz. 

Bir ilişkide neye müsamaha edebileceğimiz ve edemeyebileceğimizi tanımlayabilir, ihtiyaçlarımızı başkalarına daha iyi ifade edebilir ve bu ihtiyaçları karşılayabilecek ilişkiler kurabiliriz. Varoluşumuzun merkezindeki ışığından çekilerek, kendimizi deneyimlemeye başlayabiliriz, böylece başkalarının olduğu kadar kendimizin de bir aydınlanma kaynağı oluruz.

Bu süreçte, geçmişte önemli saydığımız ihtiyaçlarımızın daha az etkisinde kalarak, kim olduğumuzu, kimliğimizi bulmayı deneyimleyebiliriz. Uranüs-Venüs karşıtlığımız, bazen bir çelişki odağı olarak kalabilir, özgürleşmeye, yeni ilişkiler keşfetmeye ve kendimize ait olduğunu düşündüğümüz daha fazla alana sahip olmaya yönelik özlemler ortaya çıkabilir, ama bu gerilimler artık bilincimize hakim olamaz.

devam

Bir kukla tiyatrosu benzetmesi doğum haritamızı tanımlarken faydalıdır. Farkındalığımız artırdıkça, haritalarımızın üzerine çıkma yeteneğimiz arttıkça ve alt doğamız tarafından yönlendirilmek yerine, enerjimizi kendimiz yönlendirdikçe; gezegenler ve açılarının ifadeleriyle daha aşina oldukça; ve bütün çelişen ihtiyaçlarımızı içine alan bir hayat stili geliştirdikçe, kendi kozmik piyesimizdeki kuklalar yerine kuklacı oluruz. Artık iplerimize bağlı değil, sahnenin üzerinde olur ve gösteriyi yönetiriz.

devam

Bu noktada, amacımızın gerçekten gezegenlerimiz üzerindeki kontrolü ele almak ve kuklacı veya gezegensel senfonimizin orkestra şefi olmak mı olduğunu sorabiliriz. Ya da amacımız kendimizi Tanrı’ya, evrensel birliğe, Tanrısal plana veya evrende en üst güçleri nasıl tanımlıyorsak, ona teslim etmek mi, diye sorabiliriz. Bu iki yaklaşım, yönetmek ve teslim olmak, başta çelişkili görünebilir. Ancak, bu tanrısal gücün evrenin merkezinde işlediğini ve bize tüm bölen benleri birleştiren bir merkezî Özben geliştirmemizde yardım ettiğini anladığımız zaman, çelişkiler de çözülür.

devam

Eğer kozmik piyesimizin yönetmeni olursak, görevimiz Özbenin egomuzu, düşük ihtiyaç ve arzularımızı, ve bir-iki gezegenimizi yönetmek yerine gezegenleri aşan ve gezegensel benlerimiz ötesine ulaşan bir bilinç merkezini yönettiğinden emin olmaktır. Gelişmek ve daha yüksek bilinç merkezine ulaşmak, adapte olmak, elbette bir yaşam boyu (belki de birçok yaşam boyu) devam eden bir süreçtir.

devam

Bilinçli veya bilinçsiz olarak, haritamızdaki en düşük boyutları aşmaya ve en üst potansiyele ulaşmaya başladığımız bazı yolları düşünelim.

Önce, transit ve progresyonlar kendi gelişimimiz için haritalarımızda yeni enerji kanallarını uyandıran ve bize düşünme, davranma ve hissetmenin alternatif yollarını tanıştıran yeni fırsatlar verirler. İçsel gezegenler bir yıl boyunca natal gezegenlere mümkün olan bütün açıları yaparlar.

Her 27-30 yıl boyunca progres Ay’ımız bütün burçlarda dolaşır ve gezegenlerin her biriyle duygusal açılarını yapar. Satürn de her 29 yılda bir döngüsünü tamamlar ve kesin bir şekilde tek tek bütün gezegenlerimize uğrayarak, bizi bunların o zamanki boyutlarının ifadesini tamamlamaya zorlar ve böylece gelecek boyutu deneyimlemeye hazır oluruz. Satürn-ötesi gezegenler, bir yaşam boyunca bütün gezegenlere açı yaparlar.

Gerçi, haritamızın bir çeyreği veya biraz fazlasını gezdikleri için tüm açı serilerini tamamlayamazlar, ama her bir gezegensel özelliğimize, üç farklı dönüşümü gösterirler: Uranüs’ün sarsıcı fakat özgürleştirici ayaklanması, Neptün’ün çözücü fakat sisleri aşkınlığı, Pluto’nun yıkıcı fakat yenileyici gücü.

devam

Yıllık Güneş (solar) haritalarımız da, doğum haritalarımızda çelişen gezegenler, burçlar ve evler, potansiyelimizdeki yıllık ihtimalleri açığa çıkardığından, birer rehberdirler. Natalde kare veya karşıt yapan gezegenlerimiz, yıllık solar haritalarımızda, kavuşum, üçgen veya altmışlık açı yaptıklarında, bu etkileşimdeki enerjilerin alternatif ifadelerini kolayca keşfedebileceğimiz zamanlar olur. Mesela, transit Satürn natal Ay’a üçgen yaptığında veya solar Satürn solar Ay’a veya natal Ay’a üçgen yaptığında, bu enerjileri avantajlı bir şekilde nasıl birleştirebileceğimizi öğreniriz.

Doğum Haritalarımızı Aşabilmek

Astroanaliz İletişim Rafael Zakra
İyilik daima sizinle olsun…

İlgili Yazılar

Bir Yorum Yazın