Home Genel Büyü, Keramet ve Mucize Arasındaki Fark

Büyü, Keramet ve Mucize Arasındaki Fark

by Rafael Zakra

Keramet haktır iddia olmaksızın, “sana keramet gösterirsem inanır mısın?” v.b. gibi iddialar olmaksızın, Allah (c.c.)`ın salih kullarının elinde meydana gelen harikulade ve görülmemiş işlere keramet deriz ki, ayet ve hadis ile sabittir, inkarın da yolu yoktur. Meryem (r.anha)`in kıssası, Ashab-ı Kehf`in kıssası gibi.

Bunların hepsi tabi oldukları peygamberlerin mucizelerinden bir şubedir. O peygambere son derece tabi oldukları için Allah-u Teâlâ onların elinde böyle haller gelmesini yaratmıştır.

Bu ümmetin büyüklerinin Efendimiz (s.a.v.)`e tabi olmaları ile onun mucizesinden ve ona uymak ile çok kerametler zuhur etmiştir ki, başka ümmetlere nisbetle fazla fazladır.

Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Ali ve öteki sahabelerden bu tür haller zuhur etmiş hatta, Efendimiz ile otururlar iken Cebrail (a.s.)`ı dahi görmüşler, efendimize soru sorup, cevabını biliyormuş benzeri tasdik ettiğini dinlemiş ve müşahade etmişlerdir.

Kur`an-ı Kerim`de bir âyet-i kerimede Allah-u Teâlâ mealen şöyle buyuruyor; “Her ne süre Zekeriya mihraba girse, onun (Maryem`in) yanında rızık bulurdu” . Müfessirler buyurdular ki, Zekeriya (a.s.) Meryem validenin olduğu yere girdiği süre, yaz günleri kış meyvesi, kış günleri yaz meyvesi bulurdu. Bu ayet kerameti inkâr edenlere karşı bir delildir.

Bir başka âyette ise; “Biz onları (Ashabı Kehf`i) bir sağa bir sola döndürürüz. Köpekleri de giriş yerinde ayaklarını uzatmış durumdadır” buyurulmaktadır.

Süleyman (a.s.)`ın veziri Asaf`ın kerameti de Kur`an ile sabittir ki, Asaf peygamber değildir. Süleyman (a.s.), “Belkıs`ın köşkünü en kısa zamanda bana kim getirecek?” diye sordu. Cinlerden bir ifrit (kötü cin), “sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm” dedi. “Bunu yapmaya gücüm kafi ve ben güvenilir (kimse)yim” dedi.

yanında kitaptan bir bilim bulunan kimse de (Asaf ibni Barhiya), “Sen gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm” dedi. Süleyman (a.s.) tahtı yanına yerleşmiş görünce, “bu Rabbimin lütfudur” dedi.

Meryem validenin, Asaf`ın ve Ashab-ı Kehfin kerametleri Kur`an ile sabittir. Ashab-ı Sahra ve Cürec Rahib`in kıssaları ise hadis ile sabittir.

Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor: “Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. “Güreye adında mücahede ehli bir rahip vardı. Annesi ona uzun namaz kılması sebebiyle bir türlü görüşüp; konuşmadığı için kızardı. Allah (c.c.)`a onu rüsvay etmesi adına dua eti. fena yollu bir bayan vardı. Cüreyc`i yoldan çıkaramayınca, bir çobandan gebe kaldı ve bu haberi etrafa çocuk Cüreyc`den diye yaydı. halk Cüreyc`in ibadet yerine

geldi. Cüreyc`i dönemin padişahına götürdüler. Güreye, padişahın huzurunda çocuğa şöyle dedi. “Ey çocuk senin baban kimdir?” çocuk Allah`ın izni ile dile gelip şöyle dedi: `Anam sana iftira etti benim babam bir çobandır.`”

yine Efendimiz (s.a.v.) geçen ümmetlerin kıssalarından birtanesini anlattı, özet olarak şöyle; 3 şahıs bir mağaraya girdi, gece mağaranın kapısına bir taş yuvarlanıp kapıyı kapattı. Kendi aralarında şöyle dediler. “Bizi beladan iyi amellerimiz kurtarır.” Her bir tanesi güzel bir amelini sadece Allah (c.c.) için yaptığını söyledi ve Allah`a dua ettiler. Taş yuvarlandı ve oradan kurtuldular.

Hz. Ebu Bekir, ömer, Osman ve Ali Radiyallahu anhüm ecmaiyn`in kerametleri de adlandırılan haberler bulunduğu adına uzun uzun yazmadık. Kerameti inkârın yolu yoktur. Ayet ve hadis ile sabittir.

Sahabeden ve tabiinden sonra da Allah (c.c.)`ın dostlarından kıyamete kadar böyle haller zuhur edebilir. Bu Allah (c.c.)`nun dostları böyle hallere peygamberlerine hakkı ile uymakla nail olmaktalar. şayet peygambere uymak yapılmadan harikulade bir durum zuhur etmiş ise o fitnedir, istidraçtır. Keramet değildir. Resulullah (s.a.v.)`e uymadan harikulade durumları olan, Allah (c.c.)`in dostu değil, şeytanın dostudur. (Allah (c.c.)`e sığınırız).

ıbni Kesir şöyle dedi; “Sahih bir şeklide Allah ve Resulünün emirlerine imtisal edip yasak ettiği işlerden sakınanların harikulade durumları Allah (c.c.)`ın o salih bireylere hibesi ve kerametidir. Bu sihir değildir. şayet Allah (c.c.) ve Rasulü (s.a.v.)`nün yoluna uymak yok ise, o haller onun eşkıyalığındadır. Onun adına fena bir haldir. (ibni Kesir tefsiri)

Salih kulların kerametinin sebebi iman ve takvadır. şeytanî hallerin nedeni ise Allah (c.c.) ve Rasulünün yasakladığı işler yapmaktır.

Allah (c.c.)`ın dostunun kerameti, iddia yapılmaksızın kendisini ünlü etmek için “beni tanıyın ben şöyle şöyle yaparım, ben Allah`ın halis kuluyum” demeden, “gaybı bilirim” benzeri iddiaları yapılmaksızın, ara sıra elinde zuhur eden harikuladeliklerdir ki her istediği zaman bu bir duruma sahip değildir.

Kendisinin tanınmasını, büyük adam olduğunun bilinmesini, gaybi gelişmeleri iddia benzeri şeyler, kahinlerin işidir. Efendimiz (s.a.v.)`in vasfettiği gibi, bir doğrunun yanına yüz yalan ilave ederler. Gaybi haberler bildiklerini söyleyerek velayet iddia ederler.

Bu Allah (c.c.)`ın dostlarının işi değildir, şeytanın dostlarının işidir. sebebiyse Allah (c.c.) Kur`an`ın da, “Kendinizi övüp temize çıkarmayın nedeniyse o kendisinden korkanı, takva sahibi olanı daha iyi bilir” Necm:32 buyurmuştur.

Allah (c.c.)`ın dostları menfaatlerini fazla aşağı görür, Rablerinden korku ile yaşarlar. Bunlar nasıl “ben gaybı bilirim, beni tanıyın, ben evliyalardanım” diyebilir?

Hasılı kelam mucize bir iddia ile karşısındakini aciz bırakmak için peygamberlere verilmiş harikuladeliktir ki, peygamberler için bu vaciptir. Keramet ise Allah (c.c.)`ın dostlarından peygambere uymak bereketi ile hasıl olur ki; sebebi iman ve takvadır. Sihir; fasık, günahkar ve Allah`a isyan edenden sadır olur ki; sebebi Allah (c.c.) ve Rasulünün yasakladığı işleri yapmaktır. öğrenmek, öğretmek ve tatbik cihetinden de mucize ile kerametten ayrıdır.

İlgili Yazılar

Bir Yorum Yazın