Büyü Din Bilim İlişkisi Detayları
Sihir ve büyü, çok tanrılı dinler devrinde inan-tanrı ilişkilerini düzenlemek üzere birtakım maddi tesirlerle yapılan ameliyelerin tek tanrılı dinlere geçen milletler tarafından muhafaza edilerek devam ettirdikleri adet ve inanış artıkları olduğu için her şeye gücü yeten bir varlığa iman ve ibadet esasına dayanan din ile birtakım maddi tesirlerle meydana getirilen ve ruhi bir hal olan sihir devamlı birbirine karıştırılmıştır.
Halbuki, dinin bir cemaati, sihirbaz ve büyücünün ise müşterisi vardır. Dinde günah anlayışı olduğu halde sihir ve büyüde bu yoktur. Dinde açıklık ,sihir ve büyüde kapalılık ve gizlilik, dinde itaat, bağlanma, sihir ve büyüde muvakkat bir menfaat hesabı vardır. Dindeki dua, ibadet, ahlak, dayanışma, birlik gibi temel unsurlar sihir ve büyüde yoktur.
Aynı şekilde din adamı ile sihirbaz ve büyücü de birbirine karıştırılmıştır. Din adamları insanlara hakkı, hakikati, doğruluğu, adaleti öğreten ve yol gösteren kişiler olduğu halde, sihirbazlar ve büyücüler, kendilerinde bir maharet ve kabiliyet olduğunu ispatlamak için birtakım tabii ve tabiatüstü kuvvetleri, bazı araçlar ve semboller kullanarak biçare ve zayıf itikatlı insanlardan menfaat temin ederek sömüren kişilerdir.
Bu kötü amaçlı insanlar muhataplarını ikna edilebilmek için birtakım tabiatüstü güçlere sahip olduklarını, bazı ruhlarla ve cinlerle ilişki kurulabileceklerini, bazı sözler ve hareketlerle bütün yaratıkları etki altına alabileceklerini idea ederler. Bu iş için de, taş, kabuk, boynuz saç, tırnak, şekiller, heykelcilikler vb… gibi materyalleri kullanmak suretiyle üflemelerle sihir ve büyü yaptıklarını söylerler.
Zaman içinde bozulan dinlerin rahipleri,hahamları ve din adamları kainatta var olan güçlerle ilişki kurarak kişileri etkileyebileceklerine dair toplumu inandırmışlardı. Bunlar zaman zaman çağresizlik içinde kıvranan insanları ümitlendirmek, bazı çıkarlar elde etmek, sihir ve büyü yoluyla bazı istek ve arzuları gerçekleştirmek için birtakım araç, gereç ve teknikler kullanarak sonuca ulaşmaya çalışırlar.
İslam dini, sihir ve büyüyü yasaklamış olmasına rağmen bazı din kitapları ve dualar bile bu işe alet edilmiştir. Bu sahadaki eserlerin en meşhuru ve bugün İslam dünyasında sihirle meşgul olan herkesin başvurduğu Ahmed b.Ali el-Buni’nin Şemsü’l Ma’arifi’Kübra adlı eseridir. XIV.yüzyılda yaşamış olan yazar Arapça olarak kaleme aldığı ve birçok el yazmaları bulunan eserde Yahudi cifrinden alıntılarla ilahi adlar ifade eden harflerin kuvvetlerine dayanarak bunlardan sihirli dörtgenler(vefk)ve tılsımlar yapmak suretiyle dini bir sihir usulü çıkarmayı denemiş, ilahi adlara bağlı alfabe ve kerametler ilave etmiştir.
Bir diğer eser de, Süleyman el-Hüseyni’nin kaleme aldığı Kenzü’l Havas Keyfiyet-i Celb ve Teshir adlı Türkçe kitaptır. Aslında el Büni’nin Şemsü’l Ma’arifi’Kübra’sının Türkçe ‘de çevirisinden ibaret olan eser, dualar ve diğer eklentilerle aslının iki bağlı misline çıkarılmıştır. Eserde hırsızı bulmak, kısmeti bağlı kızların kısmetini açmak, çiçek hastalığını önlemek, uyku bağlamak, uykuyu hafifletmek vb. gayeler için tılsım, afsun ve ayetlerden, gülsuyu, safran, misk, karanfil tozu, koyun bağırsağı, horoz kanı gibi çeşitli sihir ve büyü materyallerinden yararlanabileceğine yer verilmiştir.
Sihir ve büyünün Müslümanlar arasında yaşamaya devam etmesini sağlayan vasıtlardan biri de halk hikayeleridir. Bu hikayelerde kafir cinniler mümin olmayan sihirbazların sihir ve tılsımlarına geniş yer verilmektedir.
Büyü Din Bilim İlişkisi Hakkında Detaylı Bilgiler
BÜYÜ DİN BİLİM İLİŞKİSİ – Büyü ve Bilim
Antropoloji (insan bilimi), Etnoloji (halk bilimi), Sosyoloji (toplum bilimi), Fenomenoloji (varlık bilimi), Dinler Tarihi ve Mitolojisi(efsane bilimi)gibi bilim dalları ile ilgilenenler sihir ve büyü hakkında da fikir beyan etmiştir ve görüş belirtmişlerdir. Bunlar arasında E.B.Tylor,J.G.Frazer,Levi-straus, M.mauss, L.Lévy Bruhl, B.Malinowski, E.E.Evans-Pritchard ve C.Lévy Strauss gibi düşünürler bulunmaktadır.
Tylor’un “sahte bilim” diye nitelendirdiği sihir ve büyücülük uygulamalarına yeni bir düzen vermeye çalışan J.Frazer “The Golden Bough” (Altın Dal) adlı eserinde sihir ve büyülerin insan vücudunun çeşitli organları ile evren arasında uyum sağlayan yasalara bağlı olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Benzerlik ve buluşma yasaları diye taklit büyücünün,sempati yasası ise L.L”vy Bruhl’un geliştirdiği “katılım”kavramanın temelini oluşturur.
M.Mauss,Esquiss d’une Théorie général de la Mige (Genel Bir Büyü Kuramı Taslağı) adlı kitabında Frazer’in çalışmalarını geliştirerek büyü maddelerinin ve formüllerinin kural dışı görünümlerinin bir okuyup üfleme biçimi nesneler yardımıyla gerçekleştirilern sözcükler gibi ele alınabileceğini belirtti. Okuyup üfleme teması ve etkisinin çözümlenmesi ise, B.Malinowski tarafından geliştirildi.
E.Evans-Printchard Witchcraft,Oracles anda Magic among the Azande (Azendeler’de Cadılık Kehanetleri ve Büyü) adlı eserinde büyü ile tıp arasındaki bağlantıya dikkat çekti. Ona göre büyü ,sihirbazları törensel ilaçlarla amacına ulaştıran bir tekniktir. Bu ilaçlar çoğunlukla bitkiseldir ve okuyup üfleme eylemleri ile mistik bir güç kazanır.
Leach’e göre ise büyü, bir toplumun teknolojik imkanlarının ötesindeki sorunları çözmeyi sağlar.
C.Levi-Strauss da introduction al’oe-uvere de M.Mauss (M.M.auss’un Yapıtlarına Giriş) adlı eseriyle Mana kavramını akılcı niteliğin şekilleri biçiminde geliştirir.
1974’te J (1) adı verilen yeni parçacıkların bulunmasıyla sihir ve büyünün deneysel olarak incelenebileceği kanıtlandı.
Büyü Din Bilim İlişkisi hakkında soru,sorun ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz…