Sayfada Neler Var?
Ay ile Yaşam
Dünya’dan 384 bin 401 kilometre uzaktaki Ay, pek çok şeyi, okyanusları, bitkileri ve hayvanları etkiliyor. Binlerce yıldır Anadolu’da Ay’ın yenisinde (Yeniay) hiçbir iş yapılmıyor.
Yazı: Güneşin Aydemir
Ay’ın evrelerinin kırsal yaşamı nasıl etkilediğini görebilmek için Anadolu’nun birçok köyüne gittik. Yüzü aşkın kişiye, kırsal kesim insanına pek çok sorular sorduk. Kurulan cümlelerde ufak tefek farklılıklar olduysa da, neredeyse hep aynı cevabı aldık: ‘Ay’ın yenisinde hiçbir iş yapılmaz!’
Afyon’un Başmakçı kasabasında çiftçilikle uğraşan Ersöz ailesi ile konuşuyoruz. Ersöz’ler ay takvimini takip eden çiftçilerden. Yıllar önce etkisini ölçmek için tarlalarının bir bölümüne onların deyimiyle ‘yanlış zamanda’, bir başka bölümüne de ‘doğru zamanda’ fasulye ekmişler. Sonunda görmüşler ki doğru zamanda ekilen fasulyeler bitki hastalıklarına yakalanmamış ve daha fazla ürün vermiş. Sultan Ersöz, hiç şüphe duymadan ‘Ay’ın yenisinde (yeniayda) ekim, dikim yapılmaz, böceklenir, gelişmez. Bu zamanda kesilen salatalıktan, domatesten, sebzeden turşu, salça kurulmaz küflenir, erir gider. Ama hem tohumu doğru zamanda atılmış olacak, hem de turşunun salçanın yapılması’ diye ifade ediyor.
Devam
Bodrum’un son süngercilerinden Aksona Mehmet, balıkların şimşekli havalarda görünmediğini, havalar soğumaya başladığında da dibe indiğini, hareketsizleştiğini belirtiyor. Geçimini doğaya bağlı sağlayan her insan gibi Ege’nin küçük kıyı balıkçıları da Ay’ın döngüsünün balıkları etkilediğini fark etmişler. Gökova Körfezi’ndeki küçük koylardan birinde Akdeniz foku hakkında bilgi toplarken karşımıza balıkçı Ali Akay çıktı. Misinalar kestiğinde çok acımasın, mikrop kapmasın diye ellerine kına yakmıştı kırmızı kırmızı. Gırgır, trata ya da trol kullanmayan küçük balıkçılar için balıkların gün içinde ve mevsimsel yaptıkları hareketler çok önemli. Ali Akay’a göre Ay günde dört kere balıkların hareketlenmesine, oltaya gelmesine yardım ediyor. Ufka en yakın olduğu zaman, yani doğarken, batarken, en tepede ve en aşağıda olduğunda. Ali Bey işini duraklatmadan, usul usul yaparken verdiği yanıtlarla bizi şaşırttı; sözleri sanki bir ekoloji kitabından çıkıyor gibiydi: ‘Havalar artık soğuyor, bir daha bahara kadar ısınmaz, akyalar artık çıkmıyor ya ondan anlamışım.’
Tarihöncesi mağaraların birinin duvarına oyulmuş bir kabartmadır Laussal Venüs’ü. Kırmızıya, yani yaşamın rengine boyalı. Kırmızı, kanı ve yeniden doğumu ifade ediyor. Çakmaktaşı ile kireçtaşından oyulan bu heykelciğin sağ eline hilal biçiminde bir bizon boynuzu yerleştirilmiş. Boynuz üzerine on üç çentik atılmış. Bu sayı Ay yılının on üç ayını ve büyüyen Ay’ın 13 gününü temsil ediyor. Kabartmadaki kadın sol eliyle göbeğinin alt kısmını, yaşamın kaynağı olan rahminin bulunduğu bölgeyi tutuyor. Göbeğindeki parmaklarıyla, elindeki hilalin bağlantısını sağlamak için başı hafif sağa eğik. Bu haliyle Laussal Venüs’ü ayın büyüyen evresi ve insan karnındaki üretkenliğin bağlantısını sergiliyor.
Devam
Ay’ın kadınların üreme işlevlerini düzenlediği düşüncesi tarihin her döneminde ve dünyanın değişik yerlerinde kullanıldı. Ay’la ilgili inançların temeli Ay’ın deviniminin, oluşum sürecindeki kadın yumurtasının döngüsel değişimleri ile örtüştüğü düşüncesine bağlanıyor. Gerçekten de Ay’ın Dünya’ya yakınlaşıp uzaklaşması döngüsü ile kadının rahmindeki yumurtanın oluşum ve yok oluş süreci şaşırtıcı şekilde aynı kaderi izliyor. Ay, yumurta ile yok olup, yeniden oluşuyor.
Altaylılar, Ay’ı saygıyla selamlayarak evliliklerine mutluluk getirmesini dilerlerdi. Çünkü Ay kadını simgelemekteydi. Kadının mutluluğu ise evlilikteki mutluluğun temel taşıydı.
Azteklerde de Ay’ın simgesi sayılan deniz kabuğu aynı zamanda kadının doğurganlığını simgeler.
Eski Mısır’da çocuk dileyen kadınlar, doğurganlık mabedine kutsal ziyaretlerini dolunay zamanı yaparlardı. Birinci ve ikinci yüzyılda yaşamış Yunanlı yazar Plutarkos kadınların Ay’a karşı teşekkür duygularını ifade etmek için yeni doğan bebeklerini Ay’a gösterdiklerini anlatıyor.
Bugün Anadolu’da âdet dönemindeki kadının yaptığı işten hayır gelmediği inancı yaygındır. Gerçekten de âdet dönemindeki kadın bedeninde gerçekleşen çoğu hormonal ve ödem gibi fiziksel değişiklikler en başta dikkat zayıflamasına ve aşırı duygusallığa neden olmaktadır. Bununla birlikte Anadolu’nun kırsal bölgelerinde kadınların âdet dönemindeyken kurdukları turşunun kolayca eriyip yumuşadığına, yaptıkları salçaların da küflendiğine ilişkin gözlemlerin varlığından da bahsetmek gerekir.
Astroanaliz İletişim Rafael Zakra
İyilik daima sizinle olsun…