Home Genel 4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

by Rafael Zakra

4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

Sayfada Neler Var?

4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

 

4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

Asteroid kuşağı, Mars ve Jüpiter arasındaki bölgede yer almaktadır. Aslında bunun sembolik bir anlamı olduğu söylenebilir çünkü bu konum tam da kişisel gezegenler ile sosyal/dışsal gezegenler arasında bir “ara bölge” oluşturmaktadır. Kişisel düzeyde kontrol edilmesi güç transandantal gezegenler Uranüs, Neptün ve Pluto’nun aksine, asteroidler kişisel seviyede kullanılabilir. Bu sebeple asteroidlerin keşfi ve astrolojide kullanımı, daha önce erişimimiz olmayan bazı arketipleri artık kişiliğimizde bütünleyebilmemizi vaad etmektedir. Bu asteroidlerin arketipleriyle tanışmadan önce, asteroidlerin astronomisine, yani somut gerçekliğine bakalım.

Asteroidlerin Astronomisi

 

Mars ile Jüpiter arasındaki asteroid kuşağında yaklaşık 1.9 milyon asteroid yer alsa da, tüm bu asteroidlerin kütlesinin yarısını Ceres, Vesta, Pallas ve Hygeia oluşturur. Tüm asteroidlerin kütlesi Ay’ın %4’ü kadardır.

Bu makalede ilk keşfedilen 4 asteroidi inceleyeceğiz. Bu 4 asteroid 1801 ila 1807 arasında keşfedilmiştir. İlk keşfedilen asteroid Ceres, 1 Ocak 1801’de Giuseppe Piazzi tarafından ilk defa gözlemlenmiştir. Ceres, asteroid kuşağındaki en büyük cisimdir. Bütün asteroid kuşağının kütlesinin üçte biri Ceres’e aittir. Ceres artık Pluto ile beraber “cüce gezegen” sınıflandırmasına sokulmuştur. Zodyaktaki bir turu 4 yıl 3 ay ila 4 yıl 10 aydır.

devam

Devamında Pallas 1802’de, Juno 1804’de ve Vesta da 1807’de keşedilmiştir. Pallas tüm asreroid kuşağının kütlesinin %7’sini, Vesta %9’unu ve Juno da %1’ini oluşturur. Bu kütleleri, onların somut bir yer kapladığını ve bundan dolayı onların yarattığı etkiyi ciddiye almamız gerektiğini göstermektedir. Zodyaktaki turları, Pallas’ın 4 yıl 2 ay ila 5 yıl, Vesta’nın 3 yıl 3 ay ila 3 yıl 10 ay ve Juno’nun da 4 yıl 2 ay’dır.

 

Tanrıça  Kültü

 

Ataerkil toplumdan önce Tanrıça kültü vardı. Bu ilksel dönemde büyük gizemler ve arketipler hüküm sürmekteydi. Tanrıça doğa ayinlerinde insanlarla etkileşime giriyor ve doğum-ölüm döngüsüyle doğaya can veriyordu. Bu ataerkil öncesi dönemde büyü/sihir bilinçliliği yüksekti. Doğaüstü güçler ilahlaştırılmıştı. Doğa güçlerine yüksek saygı gösteriliyordu. Ancak insanoğlunun bilinci oluşmaya başladıkça, Tanrıçanın bilgeliği yer altına gömüldü. Rasyonel yapılar ve bilimsel bilgi domine etmeye başlayınca tanrıçanın gizemleri silindi, büyülü/sihirli süreçler dışlandı.

 

Şimdi, asteroidlerin keşfiyle Tanrıça tekrar bilince geldi.

Tanrıçanın bilgeliği doğanın döngülerini yönetir. Bu içsel yaşamın aklıdır. Tanrıçanın bilgeliğinde kehanetin kutsallığını, şifalandırmanın gizemini, kurban vermenin önemini ve ritüellerin gerekliliğini görürüz. Bu kadim dişi bilgelik yaşamın tüm aşamalarını kucaklar, gizemlerini kutsar, geçiş dönemlerini ritüellendirir ve doğanın muazzam gücünü bilir

Asteroidlerin Keşfi ve Kozmik Eşzamanlılık

Bir gök cisminin keşfi, o arketipin kolektif bilinçte uyandığını gösterir. Keşfedilen gezegenin arketipiyle o dönemde gerçekleşen olaylar arasında bir paralellik gözlemlenir. Bu eşzamanlılığa Uranüs, Neptün ve Pluto gezegenlerinin keşfedildiği 1781, 1856 ve 1930 yıllarında sırasıyla gezegenlerin sembolize ettiği devrimler, romantizm ve faşizm/atom bombası temalarının vuku bulmasıyla şahit olmuştuk. Gezegenlere isimlerini astroloji bilgisine hâiz olmayan kimseler verse bile, kolektif bir bütün olarak çalışmaktadır. O esnada o gezegenin keşfedilmesini ve o isimle isimlendirilmesini sağlayan güç ile yine aynı anda dünyada bu temaların cereyan etmesini sağlayan güç aynıdır. BİRdir. Bu sebeple bir gezegen keşfedildiğinde, ona verilen isimdeki mitolojik tanrının arketipiyle, dünyada o sırada yaşananlar arasında benzerlik görülür.

devam

1801’de Sicilyalı bir Astronom ilk asteroidi keşfetti ve ona yöresinin tanrıçasının adı olan Ceres ismini verdi. İlk 4 asteroid 1807’ye kadar bulundu, ve dördüne de Olimpos Dağındaki tanrıçaların isimleri verildi. Bu dişi prensibin uyandığının bir işaretiydi. Gerçekten de biz 1800’lü yıllarda ilk defa feminizm akımının çıktığını gözlemledik. O dönemde 1848’de ilk Kadın Hakları Kongresi düzenlendi. Bu sırada ortaya çıkan Birinci Dalga Feminizmin konusu kadınların oy hakkı. 1800’lerde asteroidlerin keşfiyle eşzamanlı olarak kadınlar ilk defa cinsiyetler arası eşitlik, oy verme hakkı ve mülkiyet hakkı talep etti.

devam

Asteroidlerin 1800’lerde astronomik olarak keşfedilerek kolektif bilince girmesi ne kadar önemliyse, 1973’te ilk kez efemerislerinin çıkarılması sonucu astrolojik literatüre girmeleri de o kadar önemli bir kilometre taşıdır. 1973’te Eleanor Bach ve George Climlas 4 temel asteroidin zodyak derecelerini gösteren ilk efemerisi yayınladı. Bu tablolar sayesinde artık astrologlar analizlerinde asteroidleri kullanabilmeye başladılar. Tam da bu sırada, dünya “İkinci Dalga Feminizmin” yükselişiyle çalkalandı. Asteroidlerin ilk kez astrolojide kullanılmaya başlandığı bu yıllarda, İkinci Dalga Feministler, ilk defa cinsellik, aile kavramı, aile içi şiddet, evlilik içi tecavüz, tecavüz madurları için yardım merkezleri, kadın sığınma evleri, iş ortamında eşitsizlik, üremeyle ilgili haklar, yasal veya yasalarla belirlenmeyen de facto eşitsizlikler, velayet yasasında değişiklikler ve boşanma yasasında değişiklikler konularını gündeme getirdiler ve haklarını aradılar. 1973’te ilk asteroid efemerisinin yayınlandığı bu yıllarda, Amerika’da 1977’de ilk Ulusal Kadın Konferansı yapıldı.

devam

Tarihte asteroidler açısından önemli bu iki anın dünyada da feminizmin yükselişiyle eşzamanlı olması, bize kolektif bilinçte ana tanrıçanın uyandığını göstermektedir. Artık kadim dişi prensip geri dönmüştür.

Dişi prensip, bugüne kadar astrolojide sadece iki gezegenle temsil edilebilmekteydi: Ay ve Venüs. Olimpos Dağında 12 tanrı ve tanrıça olmasına ragmen, astrolojik repertuarda bariz bir eşitsizlik göze çarpmaktaydı: 10 gezegenden sadece 2’si Olimposlu kadınlara bırakılmışken, 8’i Olimposlu erkeklere ayrılmıştı.

devam

Şimdi, Asteroidlerin keşfiyle dışlanan Olimposlu Tanrıçalar tekrar Astrolojiye girdi.

 

Asteroidlerin keşfiyle feminenin yeni imgeleri de ifade edilebilir oldu: Ceres ⚳, Vesta ⚶, Palas ⚴ ve Juno . Aynı dönemde insanlık kadim tanrıça kültlerini tekrar keşfetti. Sosyo-kültürel arenada Feminizmle beraber feminen güç tekrar kazanıldı. Astrolojide de asteroidlerin kullanılmaya başlanmasıyla kadim dişi bilgelik tekrar bilince geldi. Şimdi tek tek bu asteroid tanrıçaların ifade ettiği arketipleri tanıyalım.

4 Temel Asteroid Ceres Vesta Pallas ve Juno

Astroanaliz İletişim Rafael Zakra
İyilik daima sizinle olsun…

İlgili Yazılar

Bir Yorum Yazın